KEMALIZM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

KEMALIZM

Son Nefesimize Dek
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Kemalizm İdeolojisi - Prof. Dr. İsmet GİRİTLİ (2)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ILKE_ENGIN
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 16/12/08

Kemalizm İdeolojisi - Prof. Dr. İsmet GİRİTLİ (2) Empty
MesajKonu: Kemalizm İdeolojisi - Prof. Dr. İsmet GİRİTLİ (2)   Kemalizm İdeolojisi - Prof. Dr. İsmet GİRİTLİ (2) Icon_minitimePerş. Ara. 18, 2008 11:07 am

Toplumumuzun ve aydınlarımızın en büyük yanlışı "Kemalizm"e, Kemalizm dışında ayrı ve çok defa "ithal marka" bir ideoloji aramak ve onu "Marksizm-Leninizm", ''Nasyonal Sosyalizm", ''Faşizm'' ve ''Liberal Kapitalizm" gibi katı, dogmatik ve totaliter ideolojilere oturtmak girişimi ve özentisi olmuştur.

Zira çağımız siyaset bilimcilerinin de vurguladıkları gibi ve özellikle Türkiye gibi gelişme yolundaki ülkelerin en baskın ve yaygın ideolojisi, "modernleşme" veya "çağdaşlaşma" kelimeleri ile ifade ettiğimiz akımdır.

Hiç şüphe yok ki, "Çağdaşlaşma İdeolojisi" olarak adlandırılan bu akımın bir takım nitelikleri vardır. Bu niteliklerin birincisi bu ideolojinin değişmez ve katı doğmalara dayanmayıp akıl ve bilimden esinlenen pragmatik, rasyonalist ve "esnek" bir ideoloji olması ve bu anlamda katı ve dogmatik ve totaliter ideolojilerden farklı olarak Ulusal Egemenliğe İnsan Haklarına dayalı bir "hayat tarzı" nı oluşturmasıdır.

Çağdaşlaşma ideolojisinin bir diğer niteliği "laiklik" ilkesini benimsemesidir. Çünkü "Dini Fanatizm" her türlü modernleşme, çağdaşlaşma, ve yenileşme hareketlerine karşı çok önemli bir engel teşkil eder. Türk ve Dünya Tarihi bunun sayısız örnekleri ile doludur. Bu ideolojide "Din", "din ve vicdan ve ibadet özgürlükleri" ferdî birer müessese olarak, devletin güvencesi altında olup, "din adına" toplumun çağşlaşmasına engel olma girişim ve eylemlerine yer yoktur.

Fakat "Modernleşme - Çağdaşlaşma" ideolojisinin en önemli niteliği bunun "Milliyetçi - Ulusal" bir nitelik taşımasıdır. Bu anlamda olmak üzere, çağımızın ünlü Siyaset Bilimicisi Paul E. Sigmund Jr. "THE IDEOLOGIES OF THE DEVELOPING NATIONS - Gelişmekte Olan Ülkelerin İdeolojileri" adlı eserinde, gelişme yolundaki iilkelerin en etkin ideolojisinin "MODERNIZING NATIONALISME'' - Modernleştirici Milliyetçilik" ideolojisi olduğunu söylemekte ve bunun hem Batı Liberalizm'inden hem de Sovyet Kolektivizm'inden farklı olduğunu, Batı ve Doğunun her iki sisteminin düşüncelerinden, deneylerinden yararlandığını, Ulusal Bağımsızlık, hızlı ekonomik kalkınma, ulusal devletin yaratılması ve bu devletin yönetim biçiminin halka dayalı bir hüviyete dayanması amaçlarını da içerdiğini yazmaktadır.

Kanaatimizce, bütün bir amaçları ve nitelikleri "Kemalist Modernleşme" örneğinde bulmak ve görmek mümkündür. Gerçekten Mustafa Kemal, Hindistanlı lider Nehru'nun deyimi ile herşeyden önce Doğu'da "Modern Çağın" yapıcısıdır. Esasen Paul E. Sigmund Jr. de Kemalizm'i "Çağdaşlaştırıcı Ulusçuluk" ideolojisinin ilk uygulaması olarak kabul etmektedir.

"Çağdaşlaşma" hareketinin bir ideoloji olarak, ele alınması için onun millete dayanması yani ''Milliyetçi - Ulusçu'' veya ''ulusal'' bir nitelik taşıması lazımdır. Bu anlamda olmak üzere "Japon Tarihine giriş" adlı ve isabetli tahlit ve gözlemlerinden dolayı, Japonlar tarafından bastırılan eserinde Amerikalı Scott F. Runble'ın belirttiği gibi "Ekonomik Mucize" olarak adlandırılan Japon Modernleşmesinin en büyük kaynâğı Japon halkının hüner ve çalışkanlığıdır.

İşte ******'te bütün girişmlerinde "Türk Ulusu" na dayanmış, güvenmiş ve ondaki olumlu nitelikleri sezmiştir. 29 Ekim 1933'te 10. Cumhuriyet Yıldönümü dolayısile, Ankara'da yapılan büyük törende verdiği 10. Yıl Nutku, bu imanını ve yaklaşımını ortaya koymaktadır:

''Türk Ulusu... Az zamanda çok ve büyük işler yaptık . . . Buradaki başarıyı Türk Ulusunun ve onun değerli Ordusunun bir ve beraber olarak azimle borçluyus. Fakat yaptıklarımızı hiç bir zaman yeterli görmeyiz . . . Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorluğunda ve azmindeyiz. Yardımımıza dünyanın en bayındır ve uygar ülkeler düzeyine çıkaracağız. Ulusumuzu en geniş refah araç ve kaynaklarına sahip kılacağız. Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkara cağız.

Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş yüzyılların gevşetici görüşüne göre değil, çağımızın hız ve harekete kavramına göre düşünülmedir. Geçen zamana oranla daha çok çalışacağız. Bunda da başarılı olacağımıza kuşkum yoktur.

Çünkü Türk Ulusunun karakteri yüksektir. Türk Ulusu çalışkandır. Türk Ulusu zekidir. Çünkü Türk Ulusu, Ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve Çünkü Türk Ulusunun yürümekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müsbet bilimdir. Bunun içindir ki, ulusumuzun yüksek karakterini, yorulmaz, çalışkanlığını, doğuştan zekâsını bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, ulusal birlik duygusunu, ara vermeden ve her türlü araç ve önlemlerle besleyerek, geliştirmek ulusal ülkümüzdür.

. . . Büyük Türk Ulusu, onbeş yıldanberi, giriştiğimiz işler de başarı vadeden çok sözlerimi işittin... Hiç bir an kuşkum yoktur ki. Türklüğün unutulmaz büyük uygar niteliği ve büyük uygar yeteneği, bundan sonraki gelişmesi ile, geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.''

IV

Biz Kemalizm konusunda açık seçik beyanda bulunanların görüşlerini - eğer bu görüşlerin değerlendirilmesi veya cevaplandırılması Kemalist İdeolojinin açıklanmasına yarar sağlarsa - tartışmaya önem veriyoruz.

1980 yılının Kasım ayında aylık bir meslek dergisinin ****** konusunda düzenlediği bir açık oturuma katılmıştım. Aynı açık oturumda yer alan ve ****** üzerine yazılmış yüzlerce eseri satır satır okuduğunu beyan eden genç bir öğretim üyesi, benim "****** İdeolojisi" deyimime karşı çıkarak, özetle şunları söyledi: "Kanımca bir ****** İdeolojisi değil, Epistomoloji söz konusudur. Yani ideoloji nasıl bir sosyal süreç ise ve kütleyi gerektiriyor ise, Epistomoloji de kişiyi gerektiriyor. Yani bir ideoloji varsa, o ideolojinin peşinden giden kütlelerin mutlaka bulunması lazım. Sadece ******'ün varlığı bir ******çü ideolojinin varlığı için yeterli değil."

Genç öğretim üyesi, "Epistomoloji" deyimi ile neyi kastettiğini söylememekle beraber, ''Episteme - Bilgi'' ve ''Logos Bilim" kelimelerinden oluşan bu deyimin felsefenin bilgi teorisine ait kolunu oluşturduğu ve bizde "Bilgi Bilimi" veya "Bilgi Kuramı" sözcükleri ile ifade edildiği bilindiğine göre, kendisinin "****** Epistomolojisi" sözü ile Kemalizmi ideoloji olarak değil, sadece bir "****** Bilgisi" olarak ele aldığı anlaşılıyordu.

Ben de özetle şunları söyledim: Mustafa Kemal esas itibarile katı bir doktrin taraftarı değildi, aksiyon adamı idi. Yalnız ben, Mustafa Kemal'in düşünce ve aksiyonlarından oluşan Kemalizm'in katı, doğmatik bir ideoloji değil, pragmatik, ampirik, yani akıl ve bilim verilerine göre değişen ve fakat belirli nitelikleri de olan bir ideoloji olduğunu söylüyor ve buna ideoloji derken, bir "yaşama tarzı " anlamında, yani bugünkü siyaset bilimcilerinin kabul ettiği anlamda bu deyimi kullanıyorum. Kemalizm' i esas itibarile Batı'nın Demokratik İdeolojileri içinde düşünüyorum. Bu görüşüm iki nedene dayanıyor: Bir kere Kemalizm ampirik ve pragmatik esastan hareket ediyor; akıl ve bilimden, ikincisi Ulusal Egemenliğe, İnsan Hakları Beyannamelerindeki temele dayalı ve Türkiye'de özgürlükçü bir rejimi gerçekleştirmeye yöneliktir. Hepimizin bir kabahatı var. Biz Kemalist İdeolojiyi kristalize etmemişiz. "kişi" olarak ****** ile uğraşmışız, Sarı saç, yeşil göz edebiyatı yapmış ve çok defa orada kalmışız. "Fikir" olarak ******çülük ihmal edilmiş. Ben diyorum ki, ******'ün 100. Doğum Yıldönümü Kemalist İdeolojinin Türkiye'de ve dünyada tartışılarak, oluşturulması için bir büyük fırsattır. Kemalist ideoloji ve bu ideolojinin peşinden giden kitleler vardır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Egemen ideolojisi budur. Türk aydının, Türk gencinin, Türk insanının egemen ideolojisi budur. Ama biz Türk aydını olarak bunu kristalize etmediğimiz için, "Kemalist" 'im diyen bir kimseye bunun ne olduğunu sorduğumuzda, genellikle, ''Ben Mustafa Kemal'i seviyorum ******çüyüm" gibi bir cevap alıyorsunuz. Oysa Kemalizm aynı zamanda bir yöntemdir. Nasıl bir Marksist Metod varsa, bir Kemalist Metod da vardır. Nasıl bir Marksistin sakallı Karl Marx'ı sevmesi şart değilse, her Kemalist'in, arzu edilmek ve doğal karşılarmakla birlikte, benim gibi Mustafa Kemal'e hayran olması da zaruret değildir. Önemli olan, kullanılan yöntemdir. Eğer biz ******'ün temel ilkelerine bağlı kalarak, akılcı ve bilimci bir yöntem ile maliye konusuna, enerji konusuna, dış politika konusuna, sağlık konusuna, güvenlik konusuna, nüfus patlaması konusuna, çağımızın bilimsel yeniliklerine göre eğiliyorsak; ******'ün ayrıca fiziğini sevmesek bile birer Kemalistiz. Zira "Kemalist Metod' önemlidir.

Bu anlamda Kemalizm, Mustafa Kemal'in şahsından öteye bir şeydir. Ama yeter ki biz aydınlar bunun üzerinde duralım. Yani ''Mustafa Kemal öldü, artık Kemalizm de yok" demeyelim. Çünkü Mustafa Kemal'in eylemleri var, düşünceleri var ve bunlar bir bütünü oluşturuyorlar. Bağımsızlık, Milliyetçilik, Laiklik, Ulusal Egemenlik ve Halkçılık,Pragmatik Akılcılık gibi ilkeleri var. İşte biz bunlardan Ulusal Modernleşme sistemimin oluşturmak zorundayız. Üstelik böyle bir sistem Pragmatik- amprik olduğu için, geçen yüzyılda ve özellikle 1929 Dünya Ekonomik Krizinde Liberal Kapitalizm'in, günümüzde de Marksizm-Leninizm'in düştüğü bunalıma düşmemek gibi, bir üstünlük arzediyor· Bugün Çin'de Denk çıkıyor ve dogmatik Mao'yu rafa kaldırıyor; bugün Polonya'da Marksist ekonominin çatırdadığını görüyoruz. Siyasal yönden Marksist-Leninist olan Macaristan, piyasa ekosomisi uygulayarak Marksizm'in dar doğmasından ayrılıyor. Kemalizm' in doğmatik ve totaliter ideolojilere karşı üstünlüğü sürekli dinamizmidir. Ancak Mustafa Kemal gibi bir kimse inklapçılığı ilke olarak kabul ediyor.

Öteki ideolojilerin liderleri kehanetlerini hep dondurmuştur. Biz Kemalizm'in sürekli dinamizmini, ******'ün temel ilkeleri doğrultusunda ve akılcı bilimci bir yöntem ile sürdürmek ve ulusal bir ideoloji halinde oluşturacağımız Kemalizm'i Türkiye Cumhuriyetinin yaşayan ve uygulanan bilinçli bir kuralı haline getirmek durumunda ve zorundayız.''

1968-69 ders yılında, New York'un Colombîa Üniversitesi Orta Doğu Enstitüsünde, doktora talebelerine verdiğim ve İstanbul Hukuk Fakültesi tarafından kitap olarak yayınlanan ders takrirlerinden birinde, Kemalizm'in Türkiye içinde sürekli olarak devam aden devrimin güdücü ruhu olduğunu söylemiştim. Nitekim ******'ün ölümünden 42 yıl ******'ün eserini emanet ettiği kuşakların tehlikli bölgeye sürüklenen Türkiye Cumhuriyetine 12 Eylül 1980'de sahip çıkmasını ve bu zorunlu harekâtın Türk Milletinin büyük çoğunluğunca onaylanmasını ve alkışlanmasını yukarıda, gözlemimin somut bir delili olarak kaşılıyor ne Türkiye'de Kemalist İdeoloji peşinden giden kitlelerin varlığına örnek gösteriyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kemalizm İdeolojisi - Prof. Dr. İsmet GİRİTLİ (2)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kemalizm İdeolojisi - Prof. Dr. İsmet GİRİTLİ (1)
» Kemalizm İdeolojisi - Prof. Dr. İsmet GİRİTLİ (3)
» Kemalizm İdeolojisi - Prof. Dr. İsmet GİRİTLİ (4)
» Kemalizm Nedir ? -Ahmet Taner Kışlalı-
» Prof. Herbert MELZIG - Almanya

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KEMALIZM :: Kemalizm :: Kemalizm Nedir ?-
Buraya geçin: